Rekabeti sadece fiyat rekabeti olarak algılamamak gerekir; her alanda bilgi ve hizmet yarışı ile değer karşılaştırması oluşturan ortamlar, ancak rekabet kavramıyla sağlanabilir.
Bilgi kaynaklarının zenginleşmesi ve erişim kanallarının çeşitlenmesi ile birey ve kurumların rekabette kendilerini farklı kılacak avantajlar elde etmeleri otomatik gelişimi sağlıyor. Kullanıcılar olarak rekabet sonuçlarından yararlanmanın süresi gittikçe kısalıyor. Bugün teknolojiye dayalı bir ürün satın aldıktan en fazla 3 ay sonra, daha gelişmiş teknolojilere sahip bir ürünü daha ucuza alma imkanınız oluyor. Geçtiğimiz yıllarda bu süre çok daha uzundu; ancak, yukarıda belirttiğim nedenden dolayı, gelişim ve buna bağlı rekabetin hızlanması ile bu süre çok kısaldı. Fiyat/performans/ürün karşılaştırmalarına, artık, değer karşılaştırmaları da ekleniyor. Satınalmalar sırasında değerleme sonuçları daha etkili olmaya başladı.
Karar verme mekanizmalarının değer ölçümleri ve rekabet sonuçlarına göre yapılan seçimler bir olasılığa bağlı olarak değişmektedir; çünkü, verilen karar, ileride atacağınız adımların temelini oluşturacaktır. Karar vermek, birden fazla değişkenin en az iki seçeneğe indirgenmesiyle gerçekleşmektedir. Seçilen yol, en basit anlamda “Var mısın, yok musun?” sorusunun cevabında yatmaktadır.
Rekabet ortamını sağlayan olanaklar ne kadar çeşitli olursa, gelişimin etkisini görmemiz o kadar kolay ve hızlı olur. Yöneticiler ve karar vericilerin bilgi seviyelerindeki düşüklük, kendilerinin ve kurumlarının vizyonlarını sınırlamakta; bu da gelişimlerini etkilemektedir. Bu örnekleri, özellikle internet teknolojisinin kullanıldığı alanlarda sıkça gözlemlemekteyiz.
Erişim yasaklamalarının yoğun olarak uygulandığı günümüzde, temel teknolojik bilgilerin eksikliğinden dolayı, sadece o bilgiye erişim yasaklanacağı yerde, tüm site kapatılıyor. Bu tür uygulamalar, her kullanıcıyı etkiliyor ve bilgi kaynakları ana noktalarından kesiliyor.
“Gelişim”, her ülke için kaçınılmaz bir olgudur. Gelişim için yapılan yatırımlar desteklenmeli; ülkeler, diğer ülkelerle rekabeti devam ettirmek için, kendilerini sürekli açık tutmalı, paylaşmalı, gerekli engelleme politikalarını bilgili bir şekilde uygulamalıdırlar. Aksi takdirde, gelişime kısa bir süre için “Dur” demek, rekabet içinde olduğumuz toplumların arkasında yer almamızı kaçınılmaz kılacaktır.
Gelişmek, rekabet ortamını sağlamak, ileriye doğru gitmek ve bilgilenmek için karar verilmesi gerekiyor. Bu kararı almak için basit bir soruyu cevaplamalıyız. Bu sorunun cevabı, kişilerin, toplumların, şirketlerin ve akademik birimlerin geleceğini belirleyecektir.
Evet soralım: “Gelişmek ve ileriye doğru gitmek için var mısın, yok musun?”
Mehmet Bilginsoy
April 2008
No comments:
Post a Comment